♥♥♥♥(¯`•. .*.*HASRET FM*.*.•´¯)♥♥♥♥
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
cCc~Mustafa68~cCc
Co-Admin
Co-Admin
cCc~Mustafa68~cCc


Mesaj Sayısı : 105
Ruh Halim: : MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Melek

Rep Gücü: : 0
Kayıt tarihi : 01/06/09
Yaş : 47
Nerden : Aksaray - Ortaköy

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Empty
MesajKonu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Icon_minitimeÇarş. Haz. 24, 2009 9:58 pm

Mustafa Kemal ATATÜRK


27 Mart 1923 tarihinde Ankara Nüfus
Müdürlüğünce verilen nüfus cüzdanına göre, Boy: Orta, Saç: Sarı, Kaş:
Sarı, Göz: Mavi, Burun: Adeta, Ağız: Adeta, Bıyık: Sarı, kesik, Sakal:
Tıraş, Çene: Uzunca, Çehre: Uzunca, Renk: Beyaz, Alamet-i farika-i
tabiiye: Tam, İsim ve şöhreti: Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa
Hazretleri, Tarih ve mahall-i veladeti: Selanik, 1296, Pederinin
ismiyle mahall-i ikameti: Tüccardan müteveffa Ali Rıza Efendi,
Validesinin ismiyle mahall-i ikameti: Müteveffiye Zübeyde Hanımefendi,
Sanat ve sıfat ve hizmet ve intihab selahiyeti: TBMM Reisi ve
Başkumandan, Müteehhil ve zevcesi müteaddid olup olmadığı: Bir zevcesi
vardır, Derecat ve sunuf-ı askeriyesi: Müşir, İkametgâh ise Hacı Bayram
Mahallesi 161/1 idi.


Yeni alfabesinin kabulünden sonra yenilenmiş nüfus cüzdanlarından
"993.814-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda adı: Kemal, soyadı
Atatürk, "993.815-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda adı Kamal,
soyadı Atatürk, Meslek ve İçtimai vaziyeti: Reisicumhur, Medeni hali:
Evli değildir


Çocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905)

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selanik, Koca Kasım Paşa
Mahallesi, Islahhane Caddesi (Apostolu Pavlu Caddesi No: 75, Aya
Dimitriya Mahallesi, Selanik, Yunanistan)'nde bugün müze olan 3 katlı
ve 3 odalı ve pembe boyalı evde doğdu.[2] 1839'da Kocacık'ta doğduğu
sanılan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ
(Yukarı Debre)'dandır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste
ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi.
Bu çiftin Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883),
Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan)
(1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu.[3] Fatma
dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken, o senelerde salgın olan
kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük
kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki
yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. Makbule
Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.


Eğitim Hayatı

Öğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet
Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının
isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai (Şemsi Efendi Mektebi)'ne geçti. Bu
sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde Hüseyin
dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu
arada Zübeyde Hanım, Selânik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile
evlendi.


Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki
ev 1870'de Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve
1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır. Ancak o
öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve
mutfaklı daha küçük eve taşınmışlardır.


Kız kardeşi Makbule
Hanım, annesi Zübeyde Hanım ve AtatürkMustafa, Selânik Mülkiye
Rüştiyesi'ne kaydoldu ve 1893 yılında Selânik Askerî Rüştiyesi'ne
girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey
"Kemal" adını ilave etti. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey
(Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısına
etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de
ona ağabeylik yapan Selânikli bir subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak
Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu
Manastır Askerî İdadisi'nde Tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey
(Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarih'e olan merakını güçlendirdi.[5]
1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'na girerek
1902'de Mülazım (Teğmen) rütbesiyle piyade sınıf sekizincisi (1317 -
P. olarak mezun oldu. Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp
Akademisi)'ne devam etti ve 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle
bitirdi.


Atatürk'ün doğum tarihi


"Atatürk'ün evi" (Apostolu Pavlu Cad. No: 75, Aya Dimitriya Mah.,
Selanik)Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir. Kendisi de
bilmiyordu. Gregoryen takvimi 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de
kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise
Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde
kullanılan Hicri takvim ve Rumi takvimin ortak noktaları, Atatürk'ün
kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun
belirtilmemesi, gregoryen takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya
1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor
hale getirmiştir. [7] Faik Reşit Ünat araştırmaları sırasında Zübeyde
Hanım'ın Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular
sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir
ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (ocak
veya şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendisi, annesinin
ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi Makbule Atadan
ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu
söylediğini ifade etmişlerdir. Enver Behnan Şapolyo Zübeyde Hanım'ın 23
Kânunievvel 1296'da doğduğunu söylediğini belirterek Atatürk'ün 23
Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş, Şevket Süreyya Aydemir ise bu
tarihin 4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir. Şişli Atatürk Müzesi'nde
gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum
tarihi kısmında 1881 görülebilir haldedir. 1882 doğumlu olan Ali Fuat
Cebesoy Şişli'deki evinde kensidinin Rauf Bey'le ben senin ağabeyin
sayılırız. Çünkü ikimiz de senden birer yaş büyüğüz diye konuştuğunu
kaynak göstererek "1881 tevellütlü" olduğunu yazmıştır.


Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs tarihinin
Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi Reşit Saffet Atabinen'in
bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir
jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün
takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları
“Gazi” günü için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam
tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir.
Tevfik Rüştü Aras, Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan
sonra doğum tarihi aralığını 10 Mayıs ve 20 Mayıs arasına
daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra “neden 19 Mayıs
olmasın” demiştir. Bu tarih resmi olarak halka ve diplomatik kanallarca
diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum
yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü, Rumi takvimde 1297 yılına denk
gelmektedir, ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi
1296 yılı 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple
alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1880 olabilir. Bu
sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal
Derneği eski başkanı Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın
konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi Makbule
Atadan'ın sözlerine dayanarak 13 Mart 1881 olarak belirlediklerini
söylemiştir. Ancak Gregoryen 13 Mart 1881, Rumi 1 Mart 1297'ye denktir,
Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple
geçerlilik iddiası zan altındadır.


Atatürk'ün Rumi 1296'da doğduğuna ilişkin kayıt bulunsa da,
Atatürk'ün doğum gününü net olarak söyleyebilmek için gerekli miktarda
kayıt bulunmamaktadır. Atatürk'ün doğum günü Gregoryen 1880 veya 1881'e
denk geliyor olabilir. Atatürk'ün doğum günü, kendi onayıyla resmi
olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün Türk Kurtuluş Savaşı'nın
başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gündür. Köşe yazarı Yılmaz
Özdil, kesin bilgi bulunmamasını eleştirmiştir.


Erken Meslek Hayatı, 1905-1914


Şam'da staj ve İttihat ve Terakki Cemiyeti

1905-1907 yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) ile
birlikte 5.Ordu emrinde görev yaptı. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lütfi
Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit Bey ve askerî tabip Mustafa Bey
(Cantekin) ile birlikte 'Vatan ve Hürriyet' adlı bir cemiyeti kurduktan
sonra ordu'dan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini
Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orda
cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona
ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Yafa'ya dönüp oranın komutanı Ahmet
Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini birdirmesini önerdi.
Ahmet Bey de Mustafa Kemal Bey'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre
sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi.[10] 20 Haziran 1907'de
Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3.Ordu'ya atandı.
Ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve
Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de 1908
Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (Üye numarası:
322). 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları
Müfettişliğine atandı.[6] Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının
güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş
tatbikatında Bingazi garnizonuna önderlik ederek askerlere modern
taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince isyancı bir şeyhin evini
sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması
amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal
bölge insanlarını korumak için bir yedek asker ordusu planlamaya
başladı.


Hareket Ordusu (1909)


Picardie Manevralarına katlan davetli gözlemci subayları arasında
(Sağdan dördüncü: Mustafa Kemal Bey, Fransız Albay Hirschauer'un
açıklamasını dinlerken)13 Ocak 1909'da 3.Ordu'ya bağlı Selânik Redif
Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyete karşı
başlayan 31 Mart Hadisesi'ni bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola
çıkarak Mirliva Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da
İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe
birliklerinin kurmayı başkanı oldu. Daha sonra 3.Ordu Kurmaylık, 3.Ordu
Subay Talimgâhı Komutanlık, 5.Kolordu Kurmaylık, 38.Piyade Alay
Komutanlık görevlerinde bulundu.[6][13]


Mustafa Kemal Bey, dönüşünün ardından 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhında görev aldı.


Trablusgarp Savaşı, 1911-1912


Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemalİtalyanların Trablusgarp'a
saldırısıyla 29 Eylül 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa
Kemal Bey de diğer İttihatçı arkadaşlarıyla birlikte 18 Ararlık 1911'de
Bingazi'ye hareket etti. Bu arada 27 Kasım 1911'de Binbaşı oldu.[6]
Tobruk yakınında küçük bir zaferi kazandıktan sonra 11 Mart 1912'de
Derne Komutanlığına getirildi.


Balkan Savaşları, 1912-1913

Mustafa Kemal Bey Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle 24 Ekim
1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karahgâhı
Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi
Mürettebesi Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı. General Stilian Georgiev
Kovachev komutasındaki Bulgar 4. Ordusu tarafından yenildi. Haziran
1913'de başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda Dimetoka ve Edirne'ye girdi.


Atatürk;
Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya yeniçeri kıyafeti ile
gitmiş ve etrafında derin bir hayranlık uyandırmıştır

Askerî Ataşe Dönemi, 1913-1914

27 Ekim 1913'te Sofya Askerî Ataşesi'ne atanarak yakın arkadaşı
Sofya Sefiri (Elçisi) Fethi Bey (Okyar)'in altında çalıştı. Ek görev
olarak Belgrat ve Çetine Askerî Ataşeliğini de yürüttü. Bu görevde iken
1 Mart 1914'te Kaymakam (Yarbay)lığa yükseldi.[6] Savaştan sonra
Harbiye Nazırı General Kovachev'in kızı Dimitrina (Miti) Kovacheva'ya
yanaşarak General'in de güvenini kazanmayı başardı.


Mustafa Kemal Bey'in Sofya'ya geldiği günlerde Bulgar siyasi yaşamı
çok hareketliydi. Sobranya (Bulgar Parlamentosu) için yapılan seçimler
iktidardaki Radoslovov'un partisi için başarısız geçmiş ve iktidar
partisi parlamentoda sandalye kaybetmişti. Kabine kurma görevinin,
parlamentoda çoğunluğa sahip olmamasına rağmen yeniden Radoslovov'a
verilmesi gibi siyasi olaylar Atatürk'ü derinden etkilemiştir.[kaynak
belirtilmeli]


Birinci Dünya Savaşında Hizmetleri, 1914-1918

Daha çok bilgi için: Osmanlı Cephesi (Birinci Dünya Savaşı)

Askerî Ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz
1914'de I.Dünya Savaşı başladı, 29 Ekim 1914'de Osmanlı Devleti de
savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal Bey 3.Kolordu emrinde
Tekfurdağı'nda kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı.


30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle
vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19.maddesi gereğince,
Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Liman von Sanders Paşa'nın
görevden alınması üzerine "Fahri Yaver Hazreti Şehriyari" Mustafa Kemal
Paşa bu göreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile
7.Ordu lağvedildi.


10 Kasım'da Yıldırım Kıt'aatının komutasını 2.Ordu Komutanı Nihat
Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a hareket etti ve 13 Kasım'da
İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Fethi Bey (Okyar) ile birlikte
Ahmet İzzet Paşa (Furgaç) yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı
bir tavrı koyan 'Minber' gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde
bulundu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hasretfm.org/index.htm/
cCc~Mustafa68~cCc
Co-Admin
Co-Admin
cCc~Mustafa68~cCc


Mesaj Sayısı : 105
Ruh Halim: : MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Melek

Rep Gücü: : 0
Kayıt tarihi : 01/06/09
Yaş : 47
Nerden : Aksaray - Ortaköy

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Icon_minitimeÇarş. Haz. 24, 2009 10:00 pm

DEVAMI:



Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923)

Daha çok bilgi için: Türk Kurtuluş Savaşı


Gazi Mustafa Kemal Paşa

Örgütlenme Dönemi, Mayıs 1919 - Mart 1920

Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvayı Milliye)
şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başladı. "Fahri Yaver Hazreti
Şehriyari" Mustafa Kemal Paşa, Padişah VI.Mehmet (Vahdettin) tarafından
olağanüstü yetkilerle donatılarak Vilayet-i Sitte (Altı Vilayet)'yi
"Büyük Ermenistan" ve "Bağımsız Kürdistan" projelerinden korması için
görevlendirildi. 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), Kâzım Bey (Dirik),
'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Hüsrev Bey (Gerede)lerle beraber Samsun'a
çıktı.


22 Haziran 1919'da Rauf Bey (Orbay), Kâzım Karabekir
Paşa, Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte
Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin
azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. Kâzım Karabekir Paşa
tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine
(Erzurum Kongresi) katıldı. Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı
ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi[kaynak
belirtilmeli]. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'ni
toplayarak ulusal direnişi yönetecek olan siyasi yapılaşmayı kurdu. 27
Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Meclis-i
Mebusan'ın Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen
vatanperverane mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de
Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Erzurum
mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. T.B.M.M., bir
kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu
hükûmetinin altyapısını kurdu.


Hâkimiyetin sağlanması, Mart 1920 - Mart 1922


24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı

Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Kocatepe'de.(26 Ağustos 1922)Merkezi
denetimden uzak bulunan Kuva-yı Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli
bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli
orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yı Milliye gruplarına karşı
verildi. (Bak. Çerkez Ethem Bey).


Ulusal direnişin yayılması ve Sevr Antlaşması'nın direnişle
karşılaşması üzerine İtilaf Devletleri, Yunan ordusunu Anadolu'nun
içlerine sürdü.[kaynak belirtilmeli] Yunan ordusu İsmet Bey
kumandasındaki düzenli birliklerce I.İnönü (6-10 Ocak 1921) ve II.
İnönü (23 Mart-1 Nisan 1921) Muharebelerinde geri çevrildi. Ancak
Yunanlılarının Karahisar istikametinden büyük hücumunun yapılacağını
tahmin edemeyerek Kütahya-Eskişehir (10-24 Temmuz) Muharebelerinde 4.
Fırka Kumandanı Yarbay Mehmet Nâzım Bey'in şehit düşmesi gibi ağır
şekilde mağlubiyete uğradı ve Sakarya nehrinin doğusuna çekilmek
zorunda kaldı.


Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonrasında Büyük Millet Meclisi
içinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya
başladı. Bu muhalefeti yöneltenler ordunun başına geçmesi için Mustafa
Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladılar. Gerçek niyetleri ise O'nu
Ankara'dan uzaklaştırmak ve Enver Paşa'nın iktidarını
sağlamaktı.Mustafa Kemal Paşa,4 Ağustos 1921 günü Büyük Millet
Meclisi'nde yaptığı konuşmayla başkumandan olmayı kabul ettiğini ancak
başkumandanlığının faydalı olabilmesi için Meclis'in ordu ile ilgili
yetkilerini üç ay süreyle kendisinde toplayacak bir kanun çıkartılması
gerektiğini açıkladı.Paşa'nın başkumandanlığını isteyenlerin bu şekilde
hayalleri suya düşürülmüş oldu.5 Ağustos 1921 günü oybirliği ile
çıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa,TBMM Orduları Başkumandanlığı'na
getirildi.


Mustafa Kemal Paşa,Başkumandanlığa geçmesinin hemen ardından
yayınladığı Tekalif-i Milliye Emirleri ile halkı ordunun donatılması
için seferberliğe çağırdı.12 Ağustos'ta Polatlı'da teftiş yaparken
attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı. 23 Ağustos-13 Eylül 1921
tarihlerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan Ordusu'nun
hücum gücü tükendi. Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de Büyük Millet
Meclisi Başkumandan Mustafa Kemal Paşa'ya Müşir rütbesi ve Gazi unvanı
verdi.


Sakarya Zaferi'nden bir yıl sonra ,26 Ağustos 1921 sabaha karşı
saat 5.30'da Afyon'un güneyinden başlayan topçu ateşiyle Büyük Millet
Meclisi Orduları,Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz'u başlattı.
Yunan Cephesi bu taarruz ile yarıldı ve Dumlupınar Ovası'na atılan
düşman kuvvetleri 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar Meydan Muharebesi
sonucunda imha edildi. Bu muharebede Başkumandan Gazi Mustafa Kemal
Paşa ordunun başında bizzat savaşa katıldığı için Dumlupınar Meydan
Muharebesi,Başkumandanlık Meydan Savaşı olarak da anılmaktadır. 9 Eylül
1922'de İzmir'in kurtuluşu ve Yunan Ordusu'nun imha edilmesiyle "Büyük
Zafer" kazanılmış oldu.


Barışın sağlanması

Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lausanne (Lozan)
kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Bu antlaşma ile
Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Cumhuriyeti Lozan
Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.


Saltanatın Kaldırılması

Milli Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya
çıkmıştı.[kaynak belirtilmeli]. TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı
saltanatını lağvedip Vahdettin'i tahttan indirerek İstanbul hükümetinin
hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'te İzmit Hünkâr Kasrı'nda
İstanbul'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığında Vakit başyazarı
Ahmet Emin Bey (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı 'Başlı
başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir'
diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı.


Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı, 29 Ekim 1923

8 Nisan 1923'te yayımlanan Dokuz Umde ile Gazi Mustafa Kemal yeni
rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın temellerini attı.
Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkası'nın
katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı
sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi.


25 Ekim 1923 günü aynı anda hem Başbakanlık hem de İçişleri
Bakanlığı görevlerini yürüten Fethi Bey,İçişleri Bakanlığını
bıraktığını açıkladı. Aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı görevini yapan
Ali Fuat Paşa'da ordu müfettişliğine atandığı için görevinden ayrıldı.
Bu iki boş koltuk için yapılan seçimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif
olan milletvekilleri kazandı. Meclis İkinci Başkanlığına Rauf
Bey,İçişleri Bakanlığına Sabit Bey seçildiler. Bu durumdan hoşnut
olmayan Gazi Mustafa Kemal,26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den
"Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" Fevzi Paşa'nın dışında
hükümetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse
görevi kabul etmemesini istedi. Böylece bir hükümet krizi yaratılmış
oldu. Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği
duyuruldu.


Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kökünden çözmeye
karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi Çankaya'da İsmet
Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan
edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra
İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda
gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923
Pazartesi günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun
oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa
Kemal'den düşüncelerini açıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal,
bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile
açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine
sundu. Tasarının parti grubunda kabulünden sonra aynı akşam saat
18.00'de TBMM Genel kurul toplantısı başladı. Anayasa Komisyonu'nun
değişiklik ile ilgili rapor ve önergesi genel kurulun onayına sunuldu
ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin
alkışları ve "Yaşasın Cumhuriyet" sadâları ile Türkiye Cumhuriyeti ilan
edildi. Hemen ardından geçilen cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya
katılan 158 milletvekilinin tamamının oyları ile Ankara milletvekili
Gazi Mustafa Kemal,Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.


Cumhurbaşkanlığı Dönemi, 1923-1938


Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk,TBMM'den çıkarken (29 Ekim 19301924 Anayasası gereğince TBMM 29
Ekim 1923'teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra üç defa daha (1927,
1931, 1935 yıllarında) Gazi Mustafa Kemal'i tekrar cumhurbaşkanlığına
seçti. 1927'de kabul edilen CHF Tüzüğü ile Gazi Mustafa Kemal partinin
"değişmez genel başkanı" ilan edildi ve milletvekili adaylarını seçme
yetkisi, kaydı, hayatı boyunca kendisine tanındı.


Gazi Mustafa Kemal sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet
çalışmalarını yerinde denetledi. Ancak 1918 yılından sonra hiçbir resmi
veya özel ziyaret için yurt dışına çıkmadı.


15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan CHF ikinci
kurultayında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan
Nutuk'u (Söylev) okudu. Kurtuluş Savaşı'nın Gazi'nin bakış açısıyla
anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadeleye
ilişkin resmi görüşünün esasını oluşturur ve Milli Mücadeleyi Mustafa
Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere
karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar
Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir polemik
niteliği de taşır.


29 Ekim 1933'te Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal,Türkiye
Cumhuriyeti'nin onuncu kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada
ülkenin kuruluş temelini ve gelecek vizyonunu yalın bir dille tüm
dünyaya ve Türk Milleti'ne anlatmıştır..


Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde kurulan hükümetler

Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde (1923-1938) üç kişi
başbakanlık yapmıştır. Bu isimler İsmet İnönü, Fethi Okyar ve Celal
Bayar'dır. Bu dönem içersinde en fazla süre görevde kalan ve en fazla
hükümet kuran isim (tam yedi hükümet kurmuştur) İsmet İnönü'dür.
Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince kurulan hükümetler şöyledir:


Atatürk, İsmet İnönü ile birlikte

Cumhurbaşkanı Atatürk Başbakan Celal Bayar ile birlikteI. İnönü hükûmeti (30.10.1923 - 06.03.1924)

II. İnönü hükûmeti (06.03.1924 - 22.11.1924)

Fethi Okyar hükûmeti (22.11.1924 - 03.03.1925)

III. İnönü hükûmeti (03.03.1925 - 01.11.1927)

IV. İnönü hükûmeti (01.11.1927 - 27.09.1930)

V. İnönü hükûmeti (27.09.1930 - 04.05.1931)

VI. İnönü hükûmeti (04.05.1931 - 01.03.1935)

VII. İnönü hükûmeti (01.03.1935 - 01.11.1937)

I. Celal Bayar hükûmeti (01.11.1937 - 11.11.1938)


Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde dış politika

1930'lu yıllarda Balkan ülkelerinde yaygınlaşan revizyonist siyasi
görüşlere karşı Atatürk "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle karşı
çıkarak, Birinci Dünya Savaşı ertesinde Neuilly ve Lozan
antlaşmalarıyla kurulan uluslararası statükoyu savundu.[kaynak
belirtilmeli]. 1930 yılında Yunan başbakanı Elefterios Venizelos'u
Türkiye'ye davet ederek Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la
barışın temellerini attı. 1934'de Venizelos tarafından Nobel Barış
Ödülü'ne aday gösterildi (Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye
almadı).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hasretfm.org/index.htm/
cCc~Mustafa68~cCc
Co-Admin
Co-Admin
cCc~Mustafa68~cCc


Mesaj Sayısı : 105
Ruh Halim: : MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Melek

Rep Gücü: : 0
Kayıt tarihi : 01/06/09
Yaş : 47
Nerden : Aksaray - Ortaköy

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Empty
MesajKonu: Geri: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK   MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Icon_minitimeÇarş. Haz. 24, 2009 10:00 pm

DEVAMI:



Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dış politika konularını şu şekilde sıralayabiliriz:


Irak sınırı ve Musul sorunu

Nüfus mübadelesi

Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girişi (18 Temmuz 1932)

Balkan Antantı (9 Şubat 1934)

Montrö Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)

Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937)

Hatay Sorunu


Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde inkılaplar ve iç politika

Daha çok bilgi için: Atatürk İnkılapları


Atatürk,CHP IV.Kurultayı'nda,(Mayıs 1935)Gazi Mustafa Kemal, kendi
deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla
bir dizi radikal dönüşüme imza attı. Söz konusu düzenlemeler
başlangıçta Osmanlıca "reform" veya "dönüşüm" anlamına gelen "inkılap"
adıyla anıldılar. 1960'lı yıllarda, inkılap karşılığı olarak Öztürkçe
"devrim" kelimesi kullanıldı. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden
sonra, "devrim", kanlı bir düzen değişikliğini (Fransızca: révolution)
ve sol dünya görüşünü çağrıştırdığı gerekçesiyle resmi kullanımda
yeniden "inkılap" sözcüğü benimsendi.[kaynak belirtilmeli].


Siyasal alanda inkılaplar

Halifelik ve saltanatın birbirinden ayrılması,Osmanlı saltanatının
kaldırılması ve Osmanlı Devleti'nin hukuki varlığının sona ermesi (1
Kasım 1922).

Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923).

Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılması (3 Mart 1924).

Devletin dinine ilişkin maddenin anayasadan çıkartılması ve Laiklik ilkesinin anayasaya eklenmesi (1928)

Atatürk İlkeleri'nin tamamının anayasaya girmesi (5 Şubat 1937)
Toplumsal alanda inkılaplar


Gazi Mustafa Kemal'in Atatürk soyadını aldıktan sonraki imzasıŞapka Kanunu (25 Kasım 1925)

Tekkelerin, zaviyelerin ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)

Kadınlara belediye seçimlerinde (1930) ve genel seçimlerde (1935) seçme ve seçilme hakkı tanınması

Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)

Efendi, Bey, Paşa gibi lakap ve unvanlarin kullanımının yasaklanması (26 Kasım 1934)

Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerinin kabulü (1925-1931)


Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Latin alfabesini tanıtıyor, Kayseri, 20 Eylül 1928

Hukuk alanında inkılaplar

İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)

İsviçre Medeni Kodundan çevrilerek hazırlanan Medeni Kanun'un kabulü (1926).

İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilerek hazırlanan Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927).


Eğitim ve kültür alanında inkılaplar

Öğretimin Birleştirilmesi Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ile
devlete bağlı olmayan ilköğretim kurumlarının kapatılması (3 Mart 1924)

Yeni Türk harflerinin kabulü ve arap alfabesiyle her türlü yayın ve eğitimin yasaklanması (1 Kasım 1928)

Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1932)

Dil Devrimi ve Güneş Dil Teorisinin benimsenmesi (1932-1938)

Darülfünun'un kapatılıp İstanbul Üniversitesi adıyla yeniden kurulması (31 Mayıs 1933)


Çok partili demokrasi denemeleri


Atatürk, bir vatandaşın derdini dinlerken

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, 1925

Daha çok bilgi için: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

Cumhuriyetin ilanından sonra, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik
kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Karabekir Paşa,
Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Martı'nda çıkan Genç Hâdisesi
(Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerek TpCF
kapatıldı. Partinin lider kadrosu tutuklanarak önde gelenleri idam
edildi.





Serbest Cumhuriyet Fırkası, 1930



Daha çok bilgi için: Serbest Cumhuriyet Fırkası



12 Ağustos 1930'da İsmet Paşa'nın hükûmetine alternatifleri sunmak

amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kemal

Paşa'nın yakın arkadaşı Fethi Bey (Okyar)'e Serbest Cumhuriyet

Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşi Makbule Hanım (Boysan, Atadan),

çocukluk ve okul arkadaşı Nuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak

17 Kasım 1930'da rakibi istemeyen İsmet Paşa'nın baskısı ve

İslâmcıların aleti olma endişesinden dolayı partiyi fesh etti.





Bu demokrasi denemesinin biraz önce, ordu'nun siyasete müdahale

etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini düşünerek Askerî Ceza Kanunu

(22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 Sayılı Kanun)'nu meclisten geçirdi. Bu

kanunun 148. maddesine Ordu mensubunun siyasi toplantılar ve

gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi

maksatlarla şifahi telkinatta bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve

siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükmü koydurdu.





Atatürk'ün son günleri ve ölümü



Daha çok bilgi için: Atatürk'ün son günleri ve ölümü



Atatürk'ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı.

Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu.Avrupa'dan

doktorlar getirildi. Türk ve yabancı doktorların tedavileri sonuç

vermedi.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı

Atatürk,10 Kasım 1938 perşembe sabahı saat 9,05'te İstanbul Dolmabahçe

Sarayı'nda hayatını kaybetti. Cenazesi büyük bir törenle Ankara'ya

uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara'da yapılan büyük bir

törenle Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan

onbeş yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan

Anıtkabir'deki ebedi istirahatgahında toprağa verildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hasretfm.org/index.htm/
 
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
♥♥♥♥(¯`•. .*.*HASRET FM*.*.•´¯)♥♥♥♥ :: GENEL BILGILER :: Tarih-
Buraya geçin: